AD Başkanından


“Politika tıbbın daha geniş ölçekteki tanımından başka bir şey değildir”

Rudolf Virchow (1848)

Halk sağlığı politikalarının gelişiminde öncelikle bulaşıcı hastalıklar nedeniyle oluşan salgınların yarattığı tehditler ve sanitasyon reformu hareketleri daha sonra da R. Virchow tarafından başlatılan sosyal tıp akımı önemli ölçüde etkili olmuştur. Rudolf Virchow 1848’de sosyal tıp üzerine yazdığı ve halk sağlığı tarihi açısından büyük önem taşıyan makalesinde sosyal ve ekonomik faktörlerin önemini belirtmiş ve hükümetlerin vatandaşlarının sağlığını korumakla görevli olduğunu ve bu alanda önlemler alması gerektiğini dile getirmiştir. Virchow’un hem doktor hem politikacı olması ve “tıp bir politikadır” sözüyle tıbbı politikayla özdeşleştiren yaklaşımı tarihe geçmiştir.

Geçmiş yıllarda korucuyu hizmetler aracılığı ile tüm dünyada büyük başarı sağlanan enfeksiyon hastalıklarının kontrolü (çiçek hastalığının eradike edilmesi, poliomyelitin birçok ülkede ortadan kaldırılması), romatizmal ateşin azaltılması, beslenme ile ilgili koruyucu yaklaşımlar (tuzun iyotlanması, folik asit, D vitamini uygulamaları), tütün kontrolü politikaları (vergilerin artırılması, sigara paketleri üzerindeki uyarı işaretleri ve tütün endüstrisine yönelik açık eleştiriler), H. Pylori ve HPV için yapılan taramalar sonucu önlenen hastalıklar önemli başarı örnekleridir. Ülkemizde bazı eksik yanlarına karşın son yıllarda başarıyla uygulanan kalp damar hastalıklarıyla mücadele çalışmaları da buna bir örnek olarak verilebilir. Ancak Türkiye’de 21. yüzyıl için halk sağlığı politikalarında en önemli işbirliği alanı birinci basamaktaki aile hekimliği sistemiyle halk sağlığının entegrasyonunun sağlanması olacaktır. Ülkemizdeki birinci basamak sağlık sisteminin en büyük açığı ve sorunu bu alandadır. Bu konu artık diğer ülkelerde de ciddi bir sorun olarak ele alınmaya başlamıştır.

Görüldüğü üzere halk sağlığı ve diğer klinik tıp birimlerinin ortak çalışma alanlarının güçlendirilmesi bu anlamda giderek büyük bir önem kazanmaktadır. Halk sağlığı ve diğer klinik birimler arasında sinerji ve ortaklık oluşturmak için öne çıkan çalışma alanlarının başında obezite kontrolü, yaralanmalardan korunma, salgınlarla mücadele ve sigortasız kesimin sağlık hizmetine erişimini arttırma gibi çalışmalar gelmektedir.

21. yüzyılın sağlık politikası alanındaki en önemli sorunları giderek artan eşitsizlikler, sağlık harcamaları,  sağlık güvencesi olmayan kişiler, kronik hastalık epidemileri ve yeni/yeniden ortaya çıkan bulaşıcı hastalık salgınlarıdır. Türkiye’de ise 2000’li yıllar sonrasındaki sağlık politikası sorunları içinde özellikle sağlık harcamalarındaki tüketime dayalı aşırı artış ve koruyucu sağlık hizmetlerine yeterince pay ayrılmaması gelmektedir. 21. yüzyıl sağlık politikalarında artık halk sağlığının koruyucu sağlık hizmetlerindeki uygulamalarının önemi anlaşılmış ve tıbbın diğer dallarına yeni halk sağlığı bakış açısıyla yeni uygulamalar önerilmeye başlanmıştır. İşbirliği önerileri içinde özellikle birleştirilmiş bir ‘Klinik-Halk Sağlığı” bakış açısının oluşturulması ve toplumsal olduğu kadar “Kişiye Özel Tıp” uygulamaları da ön plana çıkmaktadır. Bu konuda özellikle koruyucu genetik taramalar olumlu birer örnek olarak verilmektedir. Öte yandan halk sağlığı ve tıbbın diğer dallarının entegrasyonunda en önemli rol tıp fakültelerinde ve halk sağlığı okullarındadır. Bu nedenle tıp eğitiminde de halk sağlığı konularına daha fazla yer verilmesi, multi-disipliner bir yaklaşım içinde tıbbın diğer dalları ve halk sağlığı bağının güçlenmesi için ortak bir strateji geliştirilmesi ve Türkiye’de de halk sağlığı okullarının açılmaya başlaması gerekmektedir.

Halk sağlığı politikalarının önemi trafik kazalarından, çocukluk çağı aşılarına kadar çok geniş bir alanı kapsamasından kaynaklanmaktadır. Fakat sağlık politikaları çoğunlukla sağlıktan çok hastalığa ve maliyet hesaplarına odaklanmaktadır. Bu nedenle geleceğin halk sağlığı politikalarının oluşturulmasında ve yönetilmesinde Sağlık Bakanlığı’na büyük bir görev düşmektedir. Halk sağlığının savunuculuğunu yapmak, gerekli kaynakları ayırmak, sektörler arası işbirliğini sağlamak, gerekli yasal düzenlemeleri yapmak ve halk sağlığı insan gücünü yetiştirmek 21. yüzyılda tüm sağlık politikacılarının öncelikli görevi olacaktır

Bu bilgiler ışığı altında halk sağlığının toplumcu bir bakış açısına sahip olduğunu, toplumcu olmanın yolunun eşitlikten, hakkaniyetten geçtiğini biliyoruz. Sağlığın çok faktörlü bir bileşen olduğunu, sağlığı etkileyen gelir, eğitim, iş-işsizlik, göç ve kültür gibi sosyal faktörlerin ne kadar önemli olduğunu her gün öğrencilerimizle tartışıyoruz. Sadece eğitim değil aynı zamanda araştırmalar yapan ve hizmet sunan bir anabilim dalıyız. Epidemiyoloji-araştırma planlama, araştırma analizi, iş-meslek hastalıkları ve DEÜ Hastanesi İşyeri Sağlık ve Güvenlik Biriminde önemli hizmetlerimiz var. Her geçen yıl mezuniyet sonrası dönemde halk sağlığı alanındaki öğrenci sayımız artıyor. Halen 20’den fazlası asistanımız olmak üzere 50’den fazla öğrencimiz var. Yüzlerce mezunumuzdan 30 kadarı da akademisyen olmuş durumda.

Başarının yolunun okumaktan ve sorgulamaktan geçtiğini biliyoruz. Az bilmek için bile çok okumak gerektiğinin, soruları sorabilmek kadar yanıtlarını da bulmanın çok önemli olduğunun farkındayız.

Başarı gece gündüz durmaksızın sürdürülen küçük çabaların toplamıdır. Bu anlamda hem başarılarımızla gurur duyuyoruz hem de böyle bir anabilim dalında çalışmaktan ötürü mutluluk duyuyoruz.

Che Guevara “Bizim hayallerimizin bir sınırı yoktur” ve Albert Einstein ise “Hayal bilgiden daha önemlidir” sözleriyle bir hayali olmayan kişi ve kurumların güdük kalacağına vurgu yapmıştır. Dokuz Eylül Halk Sağlığı Anabilim Dalı olarak biz de hayalin bilgiden daha önemli bir güç olduğunu bilerek çalışıyoruz. Ancak aynı zamanda hayalcilik ile hayallere ulaşabilme arasındaki ince ayırımın da farkındayız. Bu nedenle hiçbir zaman “hayalci” olmadık ama “hayallerimiz”den de vaz geçmedik. Kısacası bizim de hayallerimizin bir sınırı yok!

Halk sağlığı hayalleri olan herkesi bu çatının altına bekliyoruz.

Saygılarımızla…

Prof. Dr. Bülent Kılıç